İngiliz gazeteci,
Sina dağında karşılaştığı bir Bedevi'ye sorar:
"Sence lider
kimdir?"
Bedevi: "Bir
tanım yapmak yerine, Bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim?" der.
Gazeteci:
"Elbette,
anlat öykünü" diye yanıtlar.
Bedevi anlatır.
Benim gibi bir
Bedevi, Devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölünde yol
almaktadır.
Birden ufuk
çizgisi kararır, Gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar, Bu kez toplu halde,
Karanlığın aksi istikametine doğru, Telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak
sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki.
Deneyimli Bedevi;
bu alametlerin, Şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, Kızgın
kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar.
Sonra yine
heybelerden, Katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele
kurup, İçine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler. Son düğümü henüz
atmıştır ki; Fırtına bulundukları bölgeye ulaşır.
Küçük çadır
havalanacakmış gibi sallanmakta, Rüzgârın oluşturduğu kum sağanağı, Neredeyse
delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır.
Her kum tanesinin,
boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve,
dile gelir: 'Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin
verir misin?' der.
Dışarıda olmanın
ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder
ve 'Peki, başını çadıra sokabilirsin.' diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri
boşaltır.
Durmak bir yana,
fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır.
Deve, sahibine
tekrar yalvarır; 'Efendi, Derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok
acıyor. İzin ver, boynumu da çadıra sokayım.'
Biraz
ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Peki' der Bedevi.
Fırtına, sanki
sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle
yalvarır; 'Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver...' Bedevi bu
son isteği de kerhen kabul eder.
Ancak, hörgücün de
içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır.
Bu duruma,
Bedevi'den önce, deve tepki gösterir;
'Efendi, bu çadır
ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan...'
Kıssadan Hisse
'Lider kimdir?'
"Lider; Devenin Başını Dahi, Çadıra Sokmasına İzin Vermeyen İnsandır...
"
Son söz:
"Başını rica
ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı davet etmektedir..." 'Deve'
deyip geçmeyin; kini çok derindir. Sizi çadırın dışına atacak kadar...
Güncel
sorunlarımızla nasılda birebir örtüşen ve ders alınacak bir öykü.
Saygılarımla.
İbrahim Halil
Okuyan
İnşaat Yüksek
Mühendisi
27.Ocak.2011
Şanlıurfa